Duydunuz mu?  Ankara Valiliği, onur ve ekmek mücadelesi veren TEKEL işçilerine dur demiş!
Neymiş efendim işçiler çevre kirliliği yaratıyormuş!
Neymiş efendim esnaf çok rahatsızmış!
Doğru söylüyorlar, gerçekten bir rahatsızlık var da, rahatsız olan çevre esnafı değil!
Rahatsız olan AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan’dır.
Baktılar ki TEKEL’in işçileri sansürü deliyor ve feryatlarını kitlelere ulaştırıyor; şaşkına döndüler!
Baktılar ki TEKEL’in şanlı emekçileri toplumun geniş kesimlerinden müthiş destekler görüyor; çıldırdılar!
Baktılar ki TEKEL’in cefakar mensupları genel grevin kapısını aralıyor; paniğe kapıldılar!
Bir ara direnişi topyekün yasaklamayı düşündüler ama önlerinde Anayasal engel var!
Yakın geçmişte yapılan değişiklikle artık Uluslararası Çalışma Örgütü( İLO)’nün kuralları geçerli.
Buradan hareketle de genel grevi engellemek artık uluslararası bir suç!
İşte bunun içindir ki Valiliği ve polisi devreye sokuyorlar!
Sakın ha hiç kimse son kararından ötürü Ankara Valisini suçlamasın!
Böylesine hassas bir konuda İçişleri Bakanı ve hatta Başbakan’ın talimatı olmadan Vali kafasına göre takılamaz!
Bu dondurucu soğukta tıpkı işçinin havuza dökülmesi misali bu karar da hükümet
buyruğudur!
Peki AKP bu işte bu kadar niçin mi dirençli?
Ceberrutluklarında gedik açtırmamak için!
Ben, burnundan kıl aldırmayan medya patronları ve hatta dokunulamaz olan TSK’ya diz çöktürmüşken bunlar da kim oluyor bakışındalar!
Evet AKP’li devletlülere göre TEKEL işçisi ayak ya da ırgat takımıdır, dolayısı ile onların direncini içlerine sindiremiyorlar ve söyletmen, vurun noktasındalar!
Anlamadığım şey şudur:
Gazze ve Filistin için habire ağıt yakan Tayyip Erdoğan, bu insanların yani TEKEL işçilerinin dramını niçin görmezden gelir? Bu insanların aradığı, müktesep hak denilen en temel şeydir. Yoksa kendi vatandaşları olan bu insanlar, Osmanlı’yı arkadan vuran o Filistinlilerden daha mı değersizdir?
TEKEL’in şanlı işçileri, durmak yok yola devam. AKP’nin zulmü varsa Yaradanın adaleti var!
KRAVATSIZ
Uğur Mumcu hangi ünlü gazeteciye gömlek mankeni dedi?
Katledilişinin üzerinden 17 yıl geçen Uğur Mumcu ile alakalı olarak bugün iki anımı nakledeceğim. Yıl: 1990’lı yılların başları... Dönemin MİT Müsteşarı Korgeneral Teoman Koman, bir grup gazeteciyi MİT karargahına davet etmiş ve gün boyu bütün birimleri bir bir gezdirmişti. Uğur Mumcu ve ben de o grubun içindeydik. Gün sonu Mumcu’ya sordum: “Tasavvur ettiğiniz MİT ile bugün gözlemlediğiniz MİT arasındaki fark nedir?” Mumcu gülümseyerek şu cevabı vermişti: “MİT’in geçmişte eleştirilecek şeyleri elbette olmuştur ama sonuçta bu kurum Türkiye’nin istihbarat örgütüdür. Dolayısı ile bunu görmezden gelemeyiz ve asla hasım olamayız...”  İkinci anım, yine aynı tarihlerde Genelkurmay’ın organize ettiği Güneydoğu gezisinden. O geziye çok sayıda üst düzey yazar da davet edilmişti. Mumcu, gezi boyunca yanındaki halkaya PKK’nın emperyalizm tarafından nasıl kullanıldığını anlattı... Herkesi kahkahaya boğan esprisi ise Orduevi’ndeki yemek salonuna gruptan biraz geç giren Hasan Cemal için yaptığıydı:  “Hah işte yeni gömlek mankenimiz de teşrif ettiler” ... Hasan Cemal o günlerde Cumhuriyet’ten ayrılmak zorunda kalmış ve Sabah’a geçmişti. Sabah’taki sütununda da Türk basınında ilk kez kravat olmaksızın normal ebadın üstünde gömlekle çekilmiş fotoğrafı vardı.
KAÇ KARPUZ...
İbrahim Şahin’in kanunsuzluklarına dur diyecek savcı yok mu?
Aktaracaklarım iddia değil, resmi bilgidir... İbrahim Şahin, TRT’nin hem Yönetim Kurulundadır hem de Genel Müdürdür. Aynı İbrahim Şahin, Telekom’da da Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanvekilidir. Hatırlayın; bu iki kurum yani TRT ile Telekom futbol maçlarının yayınlanması ihalesine ayrı ayrı katıldılar. Sahi, İbrahim Şahin o ihalede hangi kurumun çıkarlarını temsil etti? Öyle ya ikisinde de yönetimde. Eğer iki kurumun çıkarı aynı anda temsil edildi ise bu ihaleye şaibe karışmış değil midir? Bitmedi, bu İbrahim Şahin aynı zamanda Avea, İnnova ve Sebit gibi Türk Telekom’un pek çok iştirakinde de yönetimdedir. Soruyorum; böyle birinin TRT’yi temsil hakkı olabilir mi? Haber-Sen, yaptığı suç duyurusunda İbrahim Şahin’in bu tavrının 657 sayılı yasayı alenen ihlal ve de suç olduğu kanaatinde. Bir başka ayrıntı, İbrahim Şahin TRT Genel Müdürlüğüne atanma sürecinde RTÜK’e gönderdiği kişisel bilgilerde Telekom’da yönetimde olduğunu saklamıştır.. Bu da suç.. Ey bu ülkenin bağımsız ve onurlu savcıları neredesiniz?
İBRETLİK...
9 lira olayı ve polisimizin sefalet fotoğrafı!
Aktaracaklarım ayniyle vaki yani birkaç gün önce yaşanan bir hadisedir. Ankara’da görev yapan bir polis memuru, bir banka şubesine gider ve sıkıla sıkıla güvenlik görevlisinden yardım ister. Niçin mi? Bankadaki parasını çekmek için. Böyle bir şey için güvenlik görevlisinden yardım mı istenir diye soruyorsunuz değil mi? Haklısınız, aynı soruyu bankanın güvenlik görevlisi de sordu ve banka kartınla git, bankamatikten çek der... Polisimiz başı eğik şu karşılığı verir: “Çekeceğim ama bankamatik 10 liranın altındaki rakamı vermiyor. Oysa benim hesabımda 9 lira var. Akşam eve ekmek götürmek için bu parayı çekmem lazım. Onun için içeriden almam gerekiyor. Utanıyorum. Bana yardımcı ol...”  Bu aktardığımız tiyatro değil, AKP Türkiye’sinden ibret manzarasıdır. Ama asıl utanması gereken gece-gündüz demeden görevi için kendini yırtan cefakar polisimizi bu duruma düşürenler değil midir? Bu olayı bize aktaran ise sevgili Erhan Göksel’dir. Erhan Bey de konuyu yakını olan ilgili bankanın müdüründen duydu... Hani AKP az gelirlinin, yoksulun ve ücretlinin yanında olacaktı?
NOT: Bu olayın ve diğer pek çok önemli konunun gündeme getirildiği Erhan Göksel’in ilginç röportajı Milli Gazete’de