VİRÜSÜ SORSAN BİLEMEYECEK CAHİL TAKIMI MEMLEKETİNİN ÇINARLARIYLA DALGA GEÇMEYİ MARİFET SAYIYOR


Filiz BAHÇIVAN YAZIYOR...
111
 
 


Büyük bir savaşın tam ortasındayız. Görünürde düşman yok. Ölen de biz öldüren de. 
Ve bu savaşta her gün onlarca can hayatını kaybediyor. En kötüsü de elimiz kolumuz bağlı sıranın bize geleceği günü bekliyoruz. 
Velhasıl ülkemiz virüse karşı büyük bir imtihan veriyor. 
İçinden geçtiğimiz bu zorlu dönem de en çok da insanlığımız sınanıyor bizler farkında olmasak da ve bir çoğumuz geçer not alamıyoruz bu sınavdan. 
 
Sosyal medyada gezen birbirinden saçma videolar kültürümüzün çöküşünü gösteren birer belge adeta. 
Düşünüyorum, inanmak istemiyorum bu kadar acımasız insanların var olduğuna. 
Yaşlıları eleştirmekten, şikayet etmeye, dalga geçmekten eziyet etmeye kadar bir dolu küstahlık. Emekli aylıklarını düşününce yaşamak denirse, yalnız yaşayan, yardıma muhtaç yaşlılarla alay etmek, Corona günlerinde belli bir kitlenin eğlencesi oldu. 
 
Resmen zıvanadan çıktık. Her şeyin bir sınırı vardır. Tamam espriler yaptık, söylendik, kızdık bitti.
Bitmeliydi. 
Bundan sonrası artık cıvıklık, hadsizlik, kendini bilmezlik. 
Her seferinde nasıl oluyorsa bir şekilde unutuluyor sevgi ve  saygı çerçevesi. 
Zaten şimdiki gençlerin bir kısmının hamuruna kotlanmamış bu iki olmazsa olmaz. Eh haliyle her yaptıkları sınırsız oluyor. Ama artık duracağımız yeri bilelim. 
 
Uslubumuzu şöyle bir gözden geçirelim. Bir dönüp bakalım kendimize, tavırlarımıza. Evet salgın var, evet bi nevi onları düşünüyoruz. Ama bunu yaparken de edepsizlikte ipin ucunu kaçırıyoruz. 
Otobüse alınmayanlar, sen coronalısın git burdan diye kovulanlar,kafasına  kolonya boca edilerek alay edilenler, üzerine ağ atılanlar su dolu balonlarla dede avlamalar! 
İzlediğim her videoda o masum amcaların, teyzelerin gözlerindeki korkuyu gördüm. Ve canım çok yandı.
 
Hani bir laf var 'Kurt kocayınca kuzunun maskarası olurmuş' o hesap dünkü bebelere malzeme oldu bizim babalar, dedeler. 
Gördüklerimizin hepsi birbirinden beter. Hele son video. 
Elleri öpülesi amca, nasılda ağlamaklı. "Hastaneden geliyorum otobüs almadı beni' diyor 'Biliyorum biliyorum ama napayım' diyor sesi titrek. Belki de yürüyerek gitti eve. Sonra sen gel karşısına geç dalganı. Hiç mi utanmadın acaba? Hiç mi için cızlamadı. Biz hep genç kalacağız zannediyoruz herhalde. Hiç onlar gibi olmayacağız. Seni de ne hallere düşürecekler kim bilir. Ettiğini yaşamadan bu dünyadan göçmek yok. 
 
Ne olursunuz bu kadar vicdansız olmayalım. Zaten psikolojik olarak bitik durumdalar.
Sokağa çıkma yasağının 65 yaş üstüne getirilmesi, yaşlılarda koronanın ölümcül olmasından dolayı, 65 yaş üstünü korumak için getirilmiştir. Neden sokağa çıktığını bilmeden, sokağa çıkan yaşlıları video çekip dalga geçmek kimsenin haddi değil!
 
Yaşlılara kızdık, umursamazlar dedik, evde tutamıyoruz dedik, sosyal medyada polisten kaçarken güldük de...
Artık içim acımaya başladı, linç noktasına, taciz noktasına geldi.
Sosyal medya maymunluğu yüzünden.
 
Koronavirüs ülkemizdeki kültürel çöküşü gözler önüne serdi
Ne acı ki…
Büyüğe hürmet, tecrübesine saygı kalmadı.
 
Lütfen ama lütfen bu zorlu günlerde büyüklerimizin yanında olalım. Sevgiyle, ilgiyle, şefkatle içlerindeki korkuyu silip atalım. Onların tam da şuan bize ihtiyaçları var. Unutmayalım. 
 
Yazımı son günlerde sosyal medyada gördüğüm ve çok severek okuduğum bir yazıma uygun olduğumu düşündüğüm bir yazıyla noktalıyorum. 

22 Mart 2020 Pazar gününden başlayarak evlere hapsettirdiği bir nesil...

Kimdir bunlar?

-En genci 65, en delikanlısı 80 yaşında olan, hala 18’lik deli taylar gibi ideallerinin peşinde koşan hesapsız bir nesil.

-Okulda ABD süt tozuyla beslenmiş…

-Hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamış…

-Canik lastikten ayakkabı giymiş…

-Hiçbirinin renkli bir çocukluk resmi olmamış…

-Hatta hiç bebeklik, hiç çocukluk resmi olmamış…

-Hiçbiri kreş, dershane, özel okul görmemiş…

-Çoğu yatılı okumuş, kardeşlik ve paylaşım duygusu zirve yapmış…

-Birçoğu okurken çalışarak okul harçlığını çıkarmış…

Ama hepsi de ders verecek kadar bilgi sahibi olmuş bir tuhaf nesil.

-Bu nesil özel bir nesil, birbiriyle vatan için vuruşmuş…

-Vurmuş, vurulmuş; dövmüş, dövülmüş…

-Ne yaptıysa, yoluyla yordamıyla kendi meşrebine ve de ahlakına yakışanı yapmış…

-Düşmanın merdini aramış, buldu mu hakkını teslim edip onu da sevmiş…

-Dostun namerdinden, arkadan hançerleyeninden nefret etmiş…

-Baskı görmüş, çatışma görmüş, sorguda işkence görmüş…

-Karakolda filistin askısıyla, cezaevinde isyanla tanışmış…

-İdam sehpasında halkına selam gönderen inançlı yiğitler de sırtından kurşunlanıp dostunun kucağında can veren yiğitler de bu nesilden çıkmış…

-Bu nesil bir üretim harikası mı, yoksa bir üretim hatası mı? Tartışılır ama bu neslin istisnasız tamamı karşılıksız, hesapsız bu vatanı sevmiş…

-Ne ailesine, ne devletine ekonomik yük olmamış, geneli bir baltaya sap olmuş…

-Eğilmemiş, el etek öpmemiş, aç yatmış ama kuyruğu dik tutmuş…

Yani şahsına münhasır özel bir nesildir bu nesil.

Ve görevini, sorumluluğunu bilen bir nesil.

Ve de onuru için bir pireye bir yorganı yakan, öfkeli, hırçın, bir acayip nesil.

-İyi bakın, bunlar kadifeye sarılmış çelik yumruk misalidir; yumuşak gözüküp indiği yeri dağıtan bu neslin öfkesinden sakının…

-Bunlar kimi sokakta oyun arkadaşıdır, kimi okul arkadaşıdır.

-Kimisi de bir ömrün adandığı bir ideal uğruna, mücadele vermiş yol arkadaşıdır.

-Darbeler görmüştür bu nesil, muhtıralar görmüştür.

-Ezilmiş, ama ezik kalmamıştır.

-Kan kusmuş, ama kızılcık şerbeti içiyorum demiştir.

-Bu neslin yaşarken öğrendikleri bilgi, kaybederken edindikleri tecrübe en büyük serveti olmuştur.

-Ve de tecrübe abidesi yoklukla terbiye edilmiş, bir direnç abidesi olmuştur.

-Sizin evinizde de bunlardan kalan varsa bunları korumaya alın.

Çünkü bunların nesilleri tükendi, üretimi sonlandı.

-Neden bu nesil özeldir, biliyor musunuz?

-Bu neslin üzerinden silindir gibi devlet geçti; dozer gibi ezdi geçti…

-Bu nesil 70’lerde, 80’lerde çok büyük bedeller ödedi…

-Hayat bu nesli sınadı, öğüttü, ama tüketemedi…

-Bu çarktan kurtulabilenler sabırlı davranmayı, yaşamayı, hayatta kalmayı bildi…

-Bu nesil ihanetin acısını, dost hançerinin sancısını, yoldaşlığı, arkadaşlığı, son lokmayı paylaşmayı, sadakat ve vefayı bildi…

-Bu nesil katı, aksi, deli ve serttir; ama bir o kadar da merttir…

-Ve de bu nesil, hoş görülü ve merhametlidir…

-Onun için 65 yaş ve üstü, hatta 60 yaş ve üstü olup, inadına yaşayan ana-baba, amca-dayı, teyze-hala, yenge, dede, anneanne, babaanne, her neyiniz varsa değerini bilin.

-Çünkü bunlar elinizdeki en değerli hazinelerinizdir.

-Oturun onlarla konuşun, dinleyin, onlardan geçmişini öğrenin.

-Sonra arar da bulamazsınız.

Çünkü onlar yakın tarihin son kaynak kişileri, her biri iki ayaklı sözlü yakın bir tarih kitabıdır…

İşte bu sözlerle “Bizden söylemesi” demiş, bu paylaşımı yapanlar.

Filiz Bahcıvan 



Tarih: 07.04.2020 00:05