HELALLİK ALMADAN ÖLMEYİN


Filiz BAHÇIVAN YAZIYOR...
111
 
 


Merhumu nasıl bilirdiniz? 

Yaşadığı dönemde ne yaparsa yapsın, insanımızın doğasından olsa gerek kişi öldükten sonra arkasından kötü şey konuşmayı sevmedikleri gibi, cenaze namazı kılındığında da imamın "usulen" sorduğu "merhumu nasıl bilirdiniz" sorusuna "iyi bilirdik", sonrasında da hakkınızı helal ediyor musunuz? Sorusuna da "ediyoruz" diye cevap verilir. 

Peki ya helal etmiyorum diyen biri çıkarsa? İşte orası çok vahim. 

Düşünsenize, sevaplarını ve günahlarını sırtına yükleyip dünyadan göçüp gitmişsin. Unuttuğun ya da umursamadığın kul hakkı, seni adım adım takip ediyor. 

Ah bir imkân bulsan, sadece beş dakikalığına Dünya'ya geri dönebilsen, o hakkı ödemek için neler yapmazdın? Ama artık çok geç. Çünkü sen öldün ve asla geri dönemeyeceksin. 

Geçtiğimiz günlerde gazetelerde anlattıklarımla alakalı bir haber vardı, muhtemelen haber sizin de dikkatinizi çekmiştir. 

Üsküdar Karacaahmet Mezarlığı'ndaki Mustafa Zeki Çiner'in cenaze namazına katlan Şerif Aydoğmuş yıllar önce yaptığı inşaat hizmetinin karşılığında alması gereken 600 bin doları alamadığı gerekçesiyle, imamın merhum için helallik istediği esnada hakkını helal etmediğini söyledi.  

Çok üzücü bir durum. 

Yüce yaratıcımız olan Allah kendisine karşı işlenmiş olan her günahı tevbe ile af edebilir. Ancak kul hakkı konusunda durum farklıdır.

Allah, kul hakkı için "Benim yanıma her şey ile gelin affederim. Fakat kul hakkı ile gelmeyin, onu ben değil, kulum affeder, demiştir. 

Kul hakkı nedir?

İnsanın üzerinde Allah'ın hakları olduğu gibi kulların da hakları vardır. Allah her insana birtakım haklar ve nimetler bahşetmiştir. Bunlara yönelik yapılan bir haksızlık, karşılıksız kalmaz ve cezayı İcab ettirir 

Mesela, birinin canına ve malına zarar vermek, şeref ve haysiyetini lekelemek, şakayla da olsa üzmek ve korkutmak, aldatmak, aldatmak, rüşvet alıp vermek, devlet malından çalmak,  yetim, dul, yoksul 'un hakkını gasp etmek gibi hususlar hep kul hakkını ihlal etmektedir. 

Kul hakkı ile ilgili birçok ayet vardır. Bunlardan biri olan Nisa Suresi 2ci ayette şöyle der. 

"Yetimlere mallarını verin, temizi pis olana değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak (kendi malınızmış gibi) yemeyin: çünkü bu büyük bir günahtır. 

Evet sevgili dostlar!

Dünyanın gelip geçici olmadığına inanarak sürdürülen bir yaşam biçiminin sonunda ilahi adalet önünde "hesap verme" kaçınılmaz bir sondur, üstüne bir de "hakkımı helal etmiyorum" diye sözler çıkıyorsa insanların ağzından. 

Kim bilir, ben bu yazımı yazana kadar, kul hakkını umursamayan ya da sonra hallederiz aramızda, diyen kaç kişi borçlarıyla ölüp gitmiştir. 

Ölüme ne kadar da uzağız değil mi? Sanki hiç ölmeyeceğiz gibi: böyle bir elimiz yağda, bir elimiz balda yaşayıp gideceğiz. Gören de dünyanın sahibiyiz zanneder. 

Oysa hakikat hiç de öyle değil. Ansızın ölebiliyor insan. Sapasağlam insanlar bilirim kazada ölen, yok yere öldürülen. 

Biz burada iki kuruş fazladan kazana bilmek için onlarca Kul'un ahını, hakkını gasp ederken ölüm seni gafil avlıyor. Öyle sessiz, öyle aniden. 

Arkamızdan ağlayanlar olacak belki: bir gün, iki gün, üç gün. Sonra normal yaşantıya devam edilecek. 

Herkes kendisinden sorumlu, yaptıklarının hesabını kendisi verecek. İnsan kendisi ile ve yaptıkları ile baş başa kalacak. 

Azrail (as)'ın gelmesi ve "Selam" ile görevini yerine getirmesi için her geçen gün zaman daralıyor. Yani zaman aleyhimize işliyor. Zamanı lehimize çevirmek ise elimizde. O da çok zor olmasa gerek. 

Kalbi kırılan, Haksızlığa uğrayan, zarar gören kişiyle bizzat görüşüp özür dileyin. Gerekirse, helallik dilemekle birlikte, maddi bir kaybı varsa karşılama yoluna girin. Nasıl yapıyorsanız yapın, ama helallik almadan ölmeyin. 

 Filiz Bahcıvan 



Tarih: 29.03.2021 20:00