TIP TARİHİNDEKİ EN KORKUNÇ İHMAL: THALİDOMİDE FACİASI


Filiz BAHÇIVAN YAZIYOR...
111
 
 


Tarih 1957'yi gösterdiğinde   Batı Almanya'dan tüm Dünya'ya yayılacak bir utancı seyredecekti insanlık. Üstelik bu vahamet bebeklerde görülecek, hayatlarını etkileyecek hatta akıl hastanelerine bile yatmalarına neden olacaktı. O zaman Contergan ilacı ile tanışın!

O dönemde Almanya'daki bir ilaç firması, ana maddesi Thalidomid olan bir ilacı Contergan ismiyle piyasaya sürüyor.  Bağışıklık sistemini baskılayan ya da aktive eden, aynı zamanda hamile kadınların sıkça yaşadığı mide bulantısı, stres ve uyku problemlerini ortadan kaldıran mucizevi ilacın Reklamlarında "Yan etkileri olmayan, tehlikesiz uyku ve sakinleştirici ilaç" deniyor. Özellikle hamilelerde sakin bir uyku sağlaması için tavsiye ediliyor. 

İlaç piyasaya sürülmeden birtakım testlere tabi tutuldu. Ancak sınavı tam anlamıyla geçemedi. Çünkü hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde toksit bulgular elde edildi. İlacın üzerinde de ciddiyetle durulmadı. 

Tüm eksikliklerine rağmen ilaç firması Contergan'nın piyasaya sürülmesinden yanaydı. Üstelik hamile kadınlar, anne ve çocuklar için güvenilir olduğunu da ilaç prospektüsüne ekleyerek!

İkinci Dünya Savaşı'nın yarattığı ağır tahribatın arkasından uykusuzluğun yaygın olduğu bir dünyada ilaç kendine hızla pazar buldu. İlaç aynı zamanda sabah bulantılarını da azalttığı için kullanımı hamileler arasında da hızla yaygınlaştı. 1960'a gelindiğinde Thalidomide 46 ülkede satılmakta ve satışları aspirinle başa baş gitmekteydi. 

Kısa sürede ilacın namı o kadar yayıldı ki, Avustralya'ya kadar kıtalar arası dağıtıma çıktı. Hem firma hem ilacı kullananlar çok memnundu. Ancak 90.000'den fazla düşük vakası yaşanınca, insanlar ilaçtan şüphe duymaya başladı. Ama asıl acı gerçek doğumdan sonra ortaya çıkacaktı.

Nitekim dünyaya gelen 10.000'den fazla bebek, anormal bir görünüşe sahipti.

Doğan bebeklerin kolları ve bacakları normalden çok daha kısaydı hatta bazılarında hiç gelişmemişti. Yüzgeç benzeri kol ve bacaklarla kendini gösteren bu hastalık yani "Fakomeli", o dönem pek çok bebeğin ortak kaderi oldu. Korku filmlerindeki kostümleri andıran ve maalesef hayatları boyunca giymek ya da kullanmak zorunda oldukları özel ekipmanlar, vücutlarının kalan kısmını oluşturmuştu. Bu sendroma yakalanmayan diğer bebeklerde ise: körlük, sağırlık, tam gelişmemiş parmaklar, kalpte, böbreklerde, sinirlerde deformasyonlar görülmekteydi. 

İşin diğer trajik tarafı ise, bu çocukların henüz 6 yaşlarındayken akıl hastanelerine yatırılmaları! Çünkü hastalık hakkında teşhis koyulamıyordu ve bilinç çok düşüktü. Çocukların zihinsel yönden sağlıklı olmalarına karşı, akıl hastanesindeki diğer hastalarla aynı ortamı paylaşmaları ve aynı tedavi usullerine maruz bırakılmaları ise gerçekten insanın kanını donduran cinsten.

Bu kadar trajedi yüzünden halk, çok ciddi bir ayaklanma gerçekleştirerek ilacın piyasadan toplatılmasını istedi. Ancak ilaç şirketi yapılan onca şikâyete karşı üç maymunu oynadı ve suçlamaları reddetti. Ama yapılan baskı o kadar çoktu ki, Grünenthal firması daha fazla dayanamadı ve ilacı piyasadan toplatmak zorunda kaldı. Yıllar sonra ise kuru bir özür ile hatalarını kabul ettiklerini basın önünde ilan ettiler. Aynı zamanda 100 milyon Mark tazminat ödemeye mahkûm edildiler. Şu bir gerçek ki, ne bu özür ne de tazminat, bir nesli sosyal ve psikolojik olarak ne kadar menfi etkilediği gerçeğini değiştiremedi. 

Şimdi ilginç bir bilgi, Fakameli vakası büyün dünyayı az ya da çok etkilemesine rağmen sadece 1 ülkede bu korkunç ilaç satılmadı ve bu facia hiç görülmedi. 

Türkiye! Burada Ordinaryüs Profesör Süreyya Tahsin Aygün'ü rahmetle anmak gerekir. Çünkü bu ilaç Türkiye'ye getirilmek istendiğinde, Aygün Sağlık Bakanlığını ilacın yan etkilerine karşı uyarmış ve ilacın girişini engellemiş, bu sayede pek çok hayatın sönmesini önlemiştir. 

Grünenthal firması, bu rezalete sebep olduğu halde, bugün hala varlığını sürdüren dev bir şirket. Thalidomide mağduru pek çok aile ise, çocuklarını anmak ve utancı unutturmamak için şirketi sık sık ziyaret ediyor. Tazminat davaları ise pek çok ülkede hala devam etmekte. 

Filiz Bahcıvan 



Tarih: 21.02.2022 20:42