Sadaka Kültürü


DÖĞER HÜR HABER YAZIYOR...
DÖĞER HÜR HABER
 
 


      Sadaka Kültürü Sadaka, Türkçede, Yardım amacıyla karşılıksız verilen şey anlamına gelir. Arapça kökenli bir kelimedir. Dini açıdan sadaka vermek, bulunduğu dinin doğruluğunu gösterir. İslam da ise sadaka Müslümanların, Allah rızası için mallarından gönüllü yaptıkları yardıma denir.          Türklerde sadaka, geçmişte onurlu bir millet olmanın bilincinde yöneticilerin buldukları sadaka taşları yöntemiyle yapılmaktaydı. İhtiyaç sahibi olup bu durumu kimseye açamayanlar, iffet ve hayâsından dolayı fakirliğini gizleyenler için atalarımız bu metodu bulmuşlardı. Farklı çap ve boylarda yerden yüksek, içi çukur mermerden olan bu taşların içine bırakılan yardımlar, ihtiyaç sahipleri tarafından ihtiyacı kadar alınarak gerçekleşiyordu. Alan el ihtiyaç sahibi olmanın ezikliğini yaşamasın, veren else gurur ve kibirden korunsun diye böyle bir yöntem düşünülmüştü. Bu yüksek ahlak ve iffet sahibi milletin diktiği sadaka taşları Hasan Özönder in tanımıyla muhtelif semtlerde hala centilmenlik anıtı gibi durular.                Günümüzde ise sadaka AKP hükümeti marifetiyle belediye önlerinde uzun kuyruklar oluşturarak, kavga dövüş, kapış kapış şekliyle vuku bulmaktadır. İhtiyaç sahibinin yolculuğu muhtarlıktan, kaymakamlığa oradan belediyeye ve AKP ilçe teşkilatına kadar devam etmektedir. Burada partiye üyelik işlemleri yapılan fakir vatandaşımız, elinde AKP amblemli poşetlerin içine konulan gıda malzemesiyle oradan ayrılıp evinin yolunu tutmaktadır. Böylelikle yukarıda örneğini verdiğimiz iffet ve hayâ sahibi insanlar, acımasızca bir prosedüre tabi tutulurken eğdikleri boyunlarını bir daha yerden kaldırmalarının nasıl mümkün olacağı soru işareti olarak belirmektedir.        Her gittiği kurumda ayrı sorgulanan, horlanan ihtiyaç sahipleri aldıkları yardım karşılığında cami avlusuna bırakır gibi gururlarını orada bırakarak olay mahallinden ayrılmaktadırlar. Böylece Başbakan Erdoğan ın sık kullandığı atasözümüz sağ elin verdiğini sol el duymayacak sözü havada kalmakta, Yoksul insanımızın durumunu sağır sultan dâhil duymayan kimse kalmamaktadır. Yapılan yardımı bu kadar çok propaganda malzemesi yapıp, dillendiren Başbakan Erdoğan yardımları anons etme hususunda en başı çekmektedir. Yani alan elin düştüğü hicap ve ezikliği bir alan, bir Allah bilmektedir. İhtiyaç sahibine ulaşma gibi bir derdi olmayan AKP hükümeti ve yöneticileri devlet eliyle sahip oldukları imkânları babalarının malı gibi görmekte ve yardım yaparken bu düşünce ve geri dönüşüm hesabıyla yapmaktadır. Başbakan balık vermiyoruz balık tutmayı öğretiyoruz derken de, herhalde sürekli AKP yi seçmek balık tutmayı öğrenmek anlamına gelmektedir. Aksi durumda yardımların kesileceği tehdidiyle de insanları baskı altına almak daha açık bir cümleyle ifade edilemezdi. Balık tutmayı Başbakan öğrete dursun bugün 15 milyonu geçen yeşil kartlıların sayısı hızla artmaya devam etmektedir. Yani Başbakan ya balık tutmayı bilmiyor, ya da sayı saymayı çünkü ülkenin içinde bulunduğu durumun başka türlü bir açıklaması olamaz. ***        Açlıktan ölen Kübra bebek, herkesin malumu iken bu kadar pişkinliğe ne gerek var merak etmiyor değil insan. Her fırsatta ecdada nağmeler dizen Başbakan Erdoğan a ve AKP yönetimine ecdadımızın sadaka kültürü hakkında bir hatırlatma yapmış olalım. Olurda ibret alan olur.


Tarih: 18.02.2011 00:00