Okula siyah önlükle giderdik.Belki çoğumuzun evinde televizyon, buzdolabı bile yoktu. Ama güzel arkadaşlıklarımız vardı. Sokaklarda saklambaç oynardık, kızlı erkekli çünkü biz arkadaşdık, kardeşdik . Dostluklarımız güçlü idi.
Seksen ihtilalinin etkisimidir bilmem ama siyaset yapmazdık, seçim yüzünden birbirimizi hiç kırmazdık.
Gece saat onbirden sonra gece bekçileri birisi aşağı mahalleden diğeri yukarı mahalleden düdüklerini çaldımı sokakta kimsecikler kalmazdı.
Şehire iki otobüsümüz vardı. Bir tane motorlu trenimiz vardı. Ramazanda komşular birbirini yemeğe çağırır sahurda ağzıaçık olmadan duramazdık. Yukarı camide hasan hoca, orta camide rahmetli Tevfik hoca, Hafız Mustafa hoca bizlere ders verirdi. Sorduğu soruları bilemezsek tokadı çakarlardı. Allah onlardan razı olsun.
Ekinleri tırpanla biçer patozla döğerdik. Kim geride kalmışsa onlara yardım ederdik. Bayramlarda kaba şeker toplar harçlıklarımızla herifine yapardık. Genci yaşlısı sıra geceleri yapardık. Hanönünde akşamları kahvelerde odalarda kışın pişmaniye çekerdik. Dedelerimizin geçmişten hoş sohbetlerini dinlerdik.
Sokaklar sabah erkenden hane halkı tarafından evlerinin önünü süpürür, çevremizi temiz tutardık. Çöpçümüz yoktu, ama sokaklarımız tertemizdi.
Ezanımız her minareden canlı okunurdu.
Telefon nedir bilmezdik. Bildiğimiz tek telefon postahanede Kasım amcanın kabloları fişleri birbirine takarak bağlantı kurduğu santraldi. Gurbetteki yakınlarımızla mektuplaşır bayramda kartpostal gönderirdik.
Baklavayı sadece düğünlerde görürdük. Pancar pekmezini yoğurt ile çırpıp yerdik. Yöresel yemeklerimiz tirit, arabaşı, nokul, ağzıaçık, börek haftada yemeden yapamazdık.
Büyüğe saygı, küçüğe karşı sevgi vardı .
Seksenlerde Döğer'de yaşamak böyle bir şeydi işte..
Keşke o günlerdeki gibi yaşasaydık, teknoloji hayatımıza hiç girmeseydi.
Eski günlerdeki muhabbetleri arar olduk
Saygı ve hürmetler...