Bugun...
ÇOK SEVİYORDUM ÖLDÜRDÜM PİŞMANIM


Filiz BAHÇIVAN YAZIYOR...
111
 
 

Hep güzel şeylerden bahsetmek istiyorum yazılarımda. 

Hep olumlu bakan, olumlu düşündüren yazılarım olsun, okuyan insanların yüzünde tebessüm dolaşsın istiyorum. 

Kötü giden her şeyi yazan o kadar çok ki. Ekonomiden siyasete her konuda yazan usta kalemler var, akademisyenler var. Onların yanında bu konulara girip yazmak bana düşmez diye düşünüyorum. 

Düşüncelerimi ortadan ikiye bölen, paramparça eden anlar olduğundaysa önlenemez bir "konuşma ve yazma" arzusu doğuyor içimde. 

İşte susmama izin vermeyen, yürekleri parçalayan bir haber: "Sevdiği kızı 12 bıçak darbesiyle öldürdü!" 

Ne kadar çok sevmiş ki onu kimseye yar etmemiş! Kapatmış gözünü sallamış bıçağı defalarca.

Sevdiğine yapmış bunu.

Sevmek ve 12 bıçak darbesi.

Ey bu cinayeti işleyen kişi: tamam mı, huzura erdin mi artık?

Bundan sonra sen dahil kimse onu göremez. Çürüsün gitsin mezarında, yeter ki senin için rahat olsun. Hem o hak etmiştir de zaten. Sana nasıl karşı gelebilir?

Öldürülmesi için ortada büyük bir neden vardır işte. Yetmez mi? Yeter. 

Peki ya öldürülen kız?

Sen onun bedenine bıçağı defalarca saplarken o senin bu büyük aşkından yeterince mutlu olmuş mudur? "Allah'ım, meğer beni ne kadar çok seviyormuş!" mu demiştir. Yoksa vücuduna giren her bıçakla acıdan ve korkudan katılıp mı kalmıştır?

Ve o kızın ailesi?

Evlatlarını morgda teşhis etmek için gelen anne-baba biricik kızlarının delik deşik edilmiş vücudunu görmüşler midir?

Öyle boylu boyunca uzanmış, soğumuş, sararmış, henüz yirmi beş yaşında gencecik bir insan.

Ya öldürenin anne-babası?

Kim ister evladının bir hata yapmasını, hele hele de bir cana kıymasını.

Mağdur olan tarafın hesap soracak muhatabı vardır da, suçlu tarafın tutunacak tek bir tarafı yoktur. 

Ne zaman gazeteleri okusam, televizyondaki haberleri dinlesem her gün birkaç tane "Aşk" cinayetine rastlıyorum. 

Ne yazık ki ortalığı kan gölüne döndüren oldukça "vahşi aşklar" yaşanıyor. 

Kıskançlık yüzünden çıkan kavgada insanlar duvardan duvara vurulurken "Her ne yaptıysam senin için, sevgimiz için, aşkımız için yaptım!" diyen sesler uçuşuyor havada. 

Testerelerle kafalar bedenden ayrılırken yine bu aşk sözcükleri geçiyor alt yazılarda. 

Adamın biri evlenmek istediği kadın kendisini reddedince, sokak ortasında tetiği çekip gözünü kırpmadan o kadını vurabiliyor mesela. Kendisini bir karar vermiş olması yeterli ya, karşı tarafa kalan sadece bu karara riayet etmek, o kadar!

Nasıl olur da reddeder! O reddedilecek adam mıdır?

Merak ediyorum: "Çok sevdiğim için öldürdüm Hâkim Bey!" deyince cezalar daha mı az oluyor acaba? 

İnsan kendine aşık olmadığını bildiği kişiyle zorla yanında tutarak ne kazanır?

Zorlama ve şiddet uyguladıkça sevebileceğini mi düşünür acaba?

Siz aynı şartlarda birinin yanında kalır mıydınız? Kalsanız da mutlu olur muydunuz?

Mutlu olmadığınız zaman mutlu eder miydiniz?

Aşık olunana sahip olmayı, vitrinde gördükleri bir eşyaya sahip olmakla aynı kefeye koyanlar, aşklarını "sahip olana" kadar yaşayanlardır. 

Sahip olamadıklarında çılgına dönen bu insanların, sahip oldukları anda ne aşkları kalır ne sevdaları.

Üstelik bu kez de büyük aşklarını kendi sahiplikleri içinde hırpalar dururlar.

Sahip olduklarına mı kızgındırlar, olamadıklarına mı bilinmez ama yaşadıkları da yaşattıkları da hep büyük mutsuzluklardır. 

Aşk'a yakınsa ne ölmek ne de öldürmek.

Döne döne yanmak, döne döne sevmek. 

Filiz Bahcıvan





YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI