Tek başına iktidar olmanın verdiği gücü yerli yerinde kullanıp, zulmedilmemesi kul hakkı yenmemesi gerektiğini unutmasaydınız.

Yıllarca hakim düzenin zulmüne uğradığından şikayet ederek kendilerine iktidar yolu açan insanlar, hakim düzenlerini kurdukları anda kimlere neden zulmettiklerinin izahını yapamazlar.

Yapacakları izah hiçbir zaman ikna edici olmayacaktır.

Kamu personeli sınavında yeterli puan aldıkları halde ataması yapılmayan  üçyüzbinden fazla öğretmene, sağlıkçıya, hizmetliye, ziraatçiye yada bilgisayar işletmenine üçyüz küsür bin sınavsız işe yerleştirerek memur yaptığınız , yandaş, akraba, hısım,,partili torpilli haramzadenin izahını yapamazsınız.

Memleket genelinde müdürlük makamlarının yüzde doksanbeşinden fazlasını yandaş sendika benzeri oluşum üyelerine hediye ederseniz, haklarını gasp ettiğiniz insanlara izah edemezsiniz.

Özelleştirme adı altında devletin milletin malını mülkünü yandaş, yalama tayfasına peşkeş çekip, işini aşını elinden alıp, kendi derdine bıraktığınız işçilerin, memurların ve diğer çalışanların ellerinden aldığınız ekmeklerinin, emeklerinin hesabını nasıl vereceğinizin izahını yapamazsınız.

Emanet olarak aldığınız devlet mülkünü ne yaptınız diye sormak önce milletin hakkı iken bu sorunun cevabını mahkemeyi kübraya bırakırsanız orada ne hakim nede savcı ayarlama imkanı yoktur, en azından biz böyle inanırız.

Hasılı sizler ( bu cümleden her insanımız  kast edilmektedir ) vekaletinizi verdiğiniz insanların sıratı müstakım üzerindemidir?

Sizi nereye götürenin hesabını yapmak zorundasınız, zorundayız.

Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: “Münafığın alameti üçtür. Konuştuğu zaman yalan söyler, va’dettiğini yerine getirmez ve emanete ihanet eder” buyurur.

Keşke peşinden koştuklarınız, koştuklarımız ve güvendiğimiz kişiler bizleri kandırmasa dosdoğru olabilse, bizler sıratı müstakım üzerinde olabilsek.