Bugun...
BİR GÜN SEN DE YAŞLANACAKSIN


Ümran ÜNLÜ YAZIYOR...
111
 
 
Doğum oranları düştü,sağlık hizmetleri etkili kullanılmaya başlandı. Bunun yanısıra bilinçli beslenme ve hareketli yaşam,ortalama yaş uzadı.Böylece yaşlı nüfus arttı.
Bütün hayatını ve emeğini ailesine,milletine,ülkesine adamış büyüklerimize yeterli hizmeti götürebiliyor muyuz?Onları yeteri kadar memnun edip,hak ettikleri ilgiyi ve saygıyı gösterebiliyor muyuz?
Doğar,büyür,evlenir,kendimize benzer canlılar dünyaya getirir,onları büyüyüp hayata karışıncaya kadar ömrümüzü adarız.Tıpkı mevsimler gibi.Baharı,yazı,sonbaharı,kışı onlarla yaşarız.
Bunlar olurken bir yandan çocuklarımızla büyürken,bir yandan da  olgunlaşır,yeni tecrübeler edinirken bir de bakmışız yaşlanmışız.Yaşlılık,bedenimiz yorulurken,ruhumuz tecrübeyle yoğrulur.
Yaşın ilerlemesine engel olmak mümkün değildir,ancak sağlıklı yaşlanma için gereken özeni göstermeliyiz.. 

Günümüzde dünya yaşlı nüfu 780 milyon civarındadır. 65 yaş üstündekilerin dünyada 2050 de 1,5 milyarı ulaşması ve nüfusun yüzde 22'sini oluşturması bekleniyor. 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre,Türkiye’de yaşlı nüfus son beş yılda yüzde 24 artarak 2021 yılında 8 milyon 245 bine ulaştığı, toplam nüfus içindeki oranının ise yüzde 9,7 olduğu saptanmıştır. 2025 yılında yüzde 11, 2040 yılında yüzde 16,3 olması bekleniyor.
 
En yaşlı nüfus oranı yüzde 34,3 ile Monako, yüzde 28,8 ile Japonya ve yüzde 22,8 ile İtalya’dır. Türkiye ise dünya genelinde 66. sırada yer almaktadır.Türkiye'de 65 yaşına ulaşan ve internet kullanan yaşlı bireylerin oranı son beş yılda yaklaşık 5 kat artmıştır.Türkiye'de her 5 yaşlıdan biri tek başına yaşamaktadır.Yaklaşık her 4 haneden birinde en az bir yaşlı birey bulunmaktadır.
Sağlık hizmetleri gençlerde tedavi iken,yaşlılarda yaşam kalitesinin arttırılması ve korunması oldu.Yaşlılık döneminde“Alzheimer, demans” gibi sağlık sorunlarının erken tespiti ve bu hastalıkların uygun tedavisi için farkındalık çalışmaları sürdürülmektedir.

Ülkemizde yaşlılarımız için sağlık hizmeti veren merkezler ve huzurevlerinin sayısı artmakta fakat hem ücretlerin çok olması,hem de yetersiz olmaları bu konuya biraz daha önem vermemiz gerektiğini düşündürüyor.

Yaşlanmayla birlikte fiziksel değişikliklerin sonucu,hayatlarında kısıtlamalara neden olmaktadır.
 
Mustafa Kemal Atatürk:‘Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken bütün kudretiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur’der.
 
Bu günlere gelmemizde önemli rol oynayan yaşlılarımıza sahip çıkmak,kimseye muhtaç olmadan mutlu bir yaşlılık dönemi geçirmelerini  sağlamak,gereksinim duyduklarında destek vermek ve yardım eli uzatmamız gerekir.Bizim geleneklerimizde yaşlılara hürmet,sevgi, hizmet vardır.
 
Ben köy çocuğuyum.Bilirsiniz köyde emeklilik diye birşey yoktur.Yaşlanan anne-babaya çocukları bakar,çoğunlukla of bile demeden.Ben çocukken öyleydi en azından.Yaşlılar torunları kaptığı gibi ya fırına,ya sokağa çıkarlardı.
 
Bu şehir hayatında biraz daha farklı,yaşlıların çoğu emekli,yani iyi kötü kendini idare edebilecek durumda,eli ağağı tutuyorsa,işte böyle durumlarda da hem oğlu hem kızı çalışan insanlarsa ve eşleri evlerinde yaşlı insan istemiyorsa,biz yaşlılarda kendilerinden başka çocuklarını da büyüttüğümüz çocuklarımıza kırılıp darılmak yerine,boynumuzu büküp,tek sorunumuz yaşlılık olsun deyip,dualarımızı eksik etmeyeceğiz.Çünkü şimdiki gençlik özgür yaşamak istiyor.Hani şu çekirdek aile dediğimiz..
 
Her insan için yaşlılık, hayatın çok özel bir dönemidir. Yaşlılarımızın toplumsal yaşama aktif olarak katılmalarını, sosyal, kültürel ve ekonomik haklara sahip ve kimseye muhtaç olmadan yaşamalarını sağlamak, kişi, kurum ve devlet olarak öncelikli görevimizdir der büyüklerimiz ama iş uygulamaya gelince sadece lafta kalır.Ülkeme gittiğimde en azından ücretsiz belediye otobüsleri vardı,onun da kaldırıldığını dinliyorum haberlerde yanlış anlamadımsa.
Hayatlarının büyük bir kısmını topluma ve ülkesine hizmet ederek geçirmiş olan büyüklerimizi, yaşlandıklarında memnun etmek onur ve gurur vericidir.Yaşlılara saygı göstermeli,onlara bakmalı,  hiçbir şekilde incitmemeliyiz.
Ömürlerinin son demlerini yaşayan kıymetli yaşlılarımızın desteklenmesi, kurumlarda ve evlerinde, en mutlu ve huzurlu olacakları ortamlarda bakılmaları için,maddi destekten başlayarak psikolojik desteğe kadar olan imkanları sağlamak devletimizin görevi ve sorumluluğudur.
Yaşlıların fiziksel olarak zayıftır,hatta bazısı hasta ve sakattır.Çalışabilecek durumda değildir,hatta bazıları zihinsel açıdan da  zayıftır.
Ne yazıkki  Medyada ve yazılı basında yaşlılara bunamış,eski kafalı,huysuz kişiler olarak karikatürize ediliyor zaman zaman.Yaşlılar ile diğer yaş gruplarının arasında sosyal bir duvar oluşmasına yol açmakta; yaşlıların toplumda yeterli yer almasına engel olmakta ve yaşlının ruh sağlığını da dolaylı olarak etkilemektedir.
Kırkımdan sonra içimde kalan tiyatro aşkıyla eğitim alıp İstanbul'un bir çok sahnesinde ve Brodway de Türk klasiklerini oynarken 50-70 yaşları arasındaydım.Rol arkadaşlarımdan birisi"Ümran abla benim annem de senin yaşlarında örgüsünü örüp torun bakıyor evde,sen niye bu karda kışta provalarda sünüyorsun" dediğinde kendimi çok kötü hissetmiştim.Halbuki ben aktif yaşlanmayı seçmiştim.
 
Yaşlı ruh sağlığını etkileyen ve toplumda çok konuşulmayan,göz ardı edilen bir sorun da yaşlı istismarıdır. Yaşlı istismarı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “yaşlıbir kişiyle güven ilişkisi içinde olması gereken bir kişi tarafından yapılan fiziksel,psikolojik, cinsel, ekonomik ve hak istismarı gibi zarar verici ya da uygun olmayan davranışlar” olarak tanımlanmaktadır.
Yerel yönetimler yaşlılara sosyal etkinlik düzenlemeleri yapmalı,yaşlıların sokaklarda daha fazla ve daha rahat dolaşmalarını sağlamak için yaşanılan ortamların,kentlerin "yaşlı dostu" haline getirmeli,kuşaklararası iletişimi artırmaya yönelik programlar hazırlamalı,yaşlıya verilen sağlık hizmetleri ücretsiz olmalı.
 
Yaşlılarda sağlığın bozulması,eş kaybı, emeklilikle birlikte ortaya çıkan yalnızlık,maddi durumun kötüleşmesi, hareket kaybı gibi sebeplerle, ruhsal hastalıklar baş gösterir.
 65 yaşın altında olanlar yarın sizler de yaşlanacak,belki yoksullukla boğuşacak,bazen de geleceğinizden endişe edeceksiniz.
Bu konuda yakından tanıdığım iki insana hayatım boyunca hayran oldum.
Yeni kaybettiğim Ercan Koroç,hayatı buyunca annesi yalnız kalmasın diye evlenmedi."Ümran evlendiğimde ya eşim ben yokken annemi incitirse"derdi.
 
Bir de Haticem vardır benim.Yeni kaybettiği yatalak annesine 10 yıl bebekler gibi bakardı,yıkar-paklar,saçını tarayıp,öpüp koklardı"benim bebeğim bu"derdi,annesi ona mutlu gülümsemeyle bakarken.
 
Bir de kardeşim Lokmanım vardı.Annemler yalnız kalmasın diye erkenden emekli olup,peşlerinden geldi ve babamın bütün huysuzluklarına sessizce katlandı."Abla hiç bir şey bulamazsa dikkat çekecek,arabayı bir duvara vurup,telefon ediyor,gel beni al diye"
 
Bir evlat için anne-baba duası çok önemlidir bizim kültürümüzde.Allah herkese benim evlatlarım gibi evlat nasip etsin,Allah onlardan razı olsun ve onlara da kendileri gibi evlat nasip etsin.
 
Şimdi üzerimize düşen,bizleri bu günlere ve geleceğe hazırlayan yaşlılarımızın hayatını gücümüzün yettiği kadar,kolaylaştırmak ve kimseye muhtaç olmadan yaşamalarını sağlamak ve  onlar hayattayken kıymetlerini bilmektir.
 
Ülkemizin ve bizlerin geleceği için birçok fedakârlık gösteren büyüklerimizi saygı ve sevgiyle anıyor, yaşlılarımızın kıymetinin bilindiği,hak ettikleri değerin verildiği günler dileyerek, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü’nü kutluyorum.
 




YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI