Bugun...
ÖĞRETMEN OLMAK


Ümran ÜNLÜ YAZIYOR...
111
 
 
 
Öncelikle biz Öğretmen okullarında tam bir öğretmen olarak yetiştik.köylüyle köylü,şehirliyle şehirli olmayı başardık.Her dalda çok iyi hocalar tarafından yetiştirildik.Zaten son sınıftaki uygulamaları gözönüne alırsak nasıl öğretmen olunur kısmını iyice pekiştirdik. Sonra yıllar içinde piştik.
Buna rağmen Köy Enstitüleri’nde yetişmeyi çok isterdim.
 
Bizden sonra Öğretmen lisesi oldu. Öğrenciler formasyon derslerinden,köy ve şehir sıtajlarından uzak,lise öğrencisi gibi yetişti.
 
Daha sonra üniversite mezunu olacak öğretmenler dendi ama öğretmen olarak yetiştirmediler.Şehir çocuğu köye gittiğinde kalakaldı ne yapacağını bilmeden.
Daha sonra okulu bitiren öğrencilere”sözlü sınav yapacağız”dendi ve hep kendilerine yakın kişilerin tayini yapıldı.
 
Bir yandan öğretmen açığı var deyip imamın karısı derse girerken ,diğer yanda öğretmenler yıllarca tayin edilmeyi bekledi…
Tayinleri yapılmayan öğretmenler işsiz kalırken,köylerdeki okullar bir bir kapatıldı.Öğretmen öğrencisiz,öğrenci öğretmensiz kaldı.
Bu da yetmedi yeni bir model buldular.Yıllardır öğretmenlik yapan insanlar,yeniden sınava sokuldu,kucağında çocuğuyla...
Amaç öğretmeni itibarsızlaştırmak mı,yoksa öğretmenlik formasyonu olmayan insanları öğretmen tayin etmek mi?
Ya maaşlar…ABD ve Avrupadaki öğretmenlerin aldığı maaşın yanında bizimkilerin maaşı sadece ekmek peynir almaya yeter diyecektim ki…Peynirin de yanına varılmadığı aklıma geldi.
Dert çok ,derman yok…
Cerrah olup insanları iyileştirmeyi çok istemiştim.Küçücük bir dağ köyünde  dünyaya gelmiştim.
Ortaokul bitti ben yeniden her gün ağlamaya başladım.”Baba yalvarırım izin ver ben üniversiteye gidip doktor olmak istiyorum.”Son söz söylenmişti.”Ben seni istanbul gibi yere tek başına gönderemem ya öğretmen olursun,ya da kocaya gidersin”
Hep kocaya vermekle korkuturlardı beni. İnanamıyordum babam gibi ileri görüşlü aydın bir adam bunu nasıl söyleyebiliyordu.Sonunda kocaya gitme korkusundan Öğretmen okuluna gittim ve öğretmen oldum.
Şimdi mi ne düşünüyorum!İyi ki öğretmen olmuşum,iyi ki bir sürü öğrencilerim olmuş…Bin defa dünyaya gelsem yine öğretmen olurdum…Öğrencilerimin arasında her zaman kendimi çok mutlu hissettim.
 
İlkokula başladığım gün rahmetli Veli Özçelik (annemin-babamın-benim öğretmenimizdi)
”Küçük Ümmü  hoşgeldin bakalım. Senin annen bu köyde ilk Cumhuriyet şiirini okuyan zeki ve aydın bir kadındı,sen de annene layık bir evlat olarak okuyup, bu köyün kapılarını dış dünyaya açacaksın, unutma sakın bunu!” diyerek beni yüreklendirmişti, sevgiyle bakıp gözlerime, saçımı okşayarak…Tam 65 yıl önce!
Sayfalar dolusu ödev yerine, herşeyi sınıfta, yaparak yaşayarak öğretmeye çalıştım. Kendine güvenen, araştıran, yapıcı ve Atatürkçü öğrenciler yetiştirdim yıllarca…
Kızım zaman zaman öğrencilerimi kıskanırdı. ”Bütün sevgini öğrencilerine veriyorsun bize bir şey kalmıyor,keşke biz de senin öğrencilerin olsaydık!” demişti birkeresinde.
Üçüncü sınıfta bir soru sormuş, ”bak kocaman kitaplığımız var, git araştır bul, Yok öyle hazıra konmak, hem kimsenin sözüne tam güvenme her sorunun cevabını uzun uzun araştır” demişim ve o yüzden arastırmacı olmuş.Şimdi iyi bir fizik profesörü ve araştırmacı…Tam 37 yıl önce!
Öğrencilerim mi!Duyduğum,görebildigim her öğrencim,kendini yetiştirmiş,toplumda bir yerlere gelmiş.Öyle gurur duyuyorumki hepinizle yavrularım…
Muzaffer Kamadan(Öğretmen Okulundaki Edebiyat Öğretmenim) 
Ümrancığım, ne kadar etkilemişsin öğrencilerini, bir de onları ne güzel yetiştirmişsin. Hem kıskandım, hem de gurur duydum. Senin gibi öğretmen, gerçekten çok az bulunur. Seni çooook çok kutluyorum. Mutlu olmayı sonuna kadar hak etmişsin. O öğrencilere de ne mutlu ki, senin gibi bir öğretmende eğitim görmek şansları olmuş. 
İyi öğretmen, başarılı öğretmen, uzman öğretmen diye statülere ayırdığınız öğretmenleri acaba hangi sınavla belirleyeceksiniz?
Bizlim nesil atandığı okulun;sınıflarını boyayıp, sobasını yakıp temizledik.Sobanın üstüne ihlamur koyup kaynattık,öğrencilerimiz üşümesin diye.kayıp düşmesinler diye karları kürüdük.
Sınıfımızdaki fakir öğrencilere kıyafet, ayakkabı, kalem,defter alamasak da temin etmeye çalışan öğretmenlerdik.
Çok basit şikayetlerle ceza alan, görevine son verilen, görev yeri değiştirilen öğretmen veya yöneticilerin katlandığı zorluğu hangi soru ile ölçebilirsiniz?
Ergenliğe gelmiş lise öğrencilerini saatlerce dinleyen, sorunlarını çözmeye çalışan Rehber Öğretmenlerin bu davranışı hangi soruyla ölçülebilir?
Okuluna, sınıfına kütüphane oluşturmak için oradan buradan kitap temin etmeye uğraşan öğretmenin bu gayreti hangi soruyla ölçülebilir?
Bazı siyasilerin veya bazı köy muhtarlarının olmayacak isteklerini geri çevirmekten çekinen yönetici ve öğretmenlerin bu sabrı hangi soruyla çözülebilir?
Siyasi nedenler ve sendika üyelerinin görevlendirmelerini sağlamak için değerlendirmelerle görevlerinden alınan başarılı okul müdürlerinin çektiği acılar hangi soruyla ölçülebilir?
Okulun temizliğini sağlamak, araç ve gerecini tamamlamak için sağa sola koşup bağış toplamaya çalışan okul yöneticilerinin gayreti hangi soruyla ölçülebilir?
Yada tüm bunların tam tersini yapan idareci ve öğretmenlerin bu olumsuz tutumları hangi sorularla ölçülebilir?
Zaten uzman olan öğretmenlere uzmanlık sınavı yapan bir modele tarihte ilk kez tanık olunacaktır.
“Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır!”. Diyerek gelecek kuşaklari öğretmenlere emanet eden.
BAŞÖGRETMENİM ATATÜRK”üm, Kurtarıcım, Yol gösterenim Umut ışığım Yaşam biçimim…
Tüm dünya öğretmenlerinin öğretmenler gününü kutlarken, aydınlık günler diliyorum…




YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI