Bugun...
ŞİDDETE HAYIR


Ümran ÜNLÜ YAZIYOR...
111
 
 

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 15 Haziran 2007’de ilan edilen Uluslararası Şiddetsizlik Günü, Hindistan özgürlük hareketi lideri Mahatma Gandhi’nin doğum günü anısına her yıl 2 Ekim’de kutlanmaktadır.

Ben ve benim gibi düşünenler şiddetsizlik ilkesinin evrenselliğine inanıyor,şiddetin her türlüsüne karşı duruyoruz. Dünyanın ve tüm insanlığın ihtiyacı barış,hoşgörü ve uzlaşı olmalıdır

Genel Kurul kararına göre Karar, “şiddetsizlik ilkesinin evrensel önemini” ve “barış, hoşgörü, anlayış ve şiddet içermeyen bir kültürü güvence altına alma”

Mahatma Gandhi“Şiddetsizlik, insanlığın emrindeki en büyük güçtür. İnsan zekasının tasarladığı en güçlü yıkım silahından daha güçlüdür”.

Hindistan'ı bağımsızlığa götürmeye yardım eden Gandhi, dünya çapında sivil haklar ve sosyal değişim için şiddet içermeyen hareketlere ilham kaynağı olmuştur. Gandhi, yaşamı boyunca, baskıcı koşullar altında ve görünüşte aşılmaz zorluklar karşısında şiddet içermeyen inancına bağlı kaldı.

Teori, “sadece araçlar haklı sonuçlara götürür”; yani barışçıl bir toplum elde etmek için şiddete başvurmak mantıksızdır.

Profesör Gene Sharp Şiddetsiz Eylemin Politikaları:“Şiddetsiz eylem, pasifliği ve boyun eğmeyi reddeden ve mücadeleyi gerekli gören insanların çatışmalarını şiddete başvurmadan sürdürebilecekleri bir tekniktir. Şiddet içermeyen eylem, çatışmayı önleme veya yok sayma girişimi değildir.Siyasette nasıl etkin davranılacağı, özellikle de yetkilerin nasıl etkin bir şekilde kullanılacağı sorununa bir yanıttır.”

Bunu yazarken çocuk yaşta tecavüz edilen kız çocuklarının rızası vardı gibi korkunç bir iftira ile tecavüzcüsüyle evlenmeli gibi çok daha korkunç bir çözüm üretmişlerdir.Bu da korkunç bir şiddet değil mi?

Kendi düşünceni anlatabilmenin türlü yolları var,şiddete başvurmadan.Yürüyüşler yapılıp,nöbetler tutulur,protesto edilir, ikna yoluna gidilir.

İHD İstanbul Şubesi“Güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümü” olarak tanımlanır. 

BM Genel Sekreteri Antonio Guternes, pandemi krizine vurgu yaparak önerdiği küresel ölçekteki ateşkes ile;savaşların dünyadaki en büyük şiddet kaynağı olmaya devam ettiğini itiraf etmiş, dünyada barışı sağlamak amacı ile kurulan BM ülkelerine,savaşlara ara verin çağrısı yapmak zorunda kalmıştır. 

Bir yandan savaşlara son verelim,şiddete karşı çıkalım derler,bir yandan dünyayı birbirine düşman etmeye çalışıp,karşılıklı silah satarlar.İnsanların söyledikleriyle,yaptıkları birbirini tutmayınca,bu iki yüzlülük beni çileden çıkarıyor... 

Norveçli sosyolog Johan Galtung’a göre şiddet üç farklı türde;doğrudan, yapısal ve kültürel olarak kendisini gösterir.

İktidar güçleri  sokakta, evde, okulda, karakolda, hapishanede, hastanede, iş yerinde, yaşamın her alanında,devam eden savaşlarla, çatışmalarla, yoksullukla mücadele etmek için  yapılan mücadeleyi,şiddete karşı gösterileri ne yazık ki şiddete başvurarak bastırma yoluna gider.

“Şiddetsizlik insanlığın emrindeki en büyük güçtür.”der Mahatma Gandhi,şiddetten arınmış bir yaşam,bir yaşam için“şiddetsizlikte buluşalım” çağrısında bulunuyor...

2 Ekim Uluslararası Şiddetsizlik Günü’ne Türkiye sınırında IŞİD saldırıları, koalisyonun hava harekatı, tezkere oylaması, ülke içinde ise eylemciye, kadına, işçiye şiddet ile girdik

Avrupa Vicdani Ret Bürosu (EBCO) Uluslararası Şiddetsizlik Gününde Gandhi’nin “Şiddetsizlik insanlığın elindeki en büyük güçtür, insanlığın yaratabileceği en görkemli silahtan bile daha görkemlidir” sözünü hatırlatan EBCO Başkanı Friedhelm Schneider dünyanın şiddetsiz çözümlere ihtiyacı olduğunu belirtti:“EBCO olarak vicdani reddi şiddetsizlik, barış ve çatışma çözümünde bir araç olarak desteklemeye devam edeceğiz.Şiddetin olmadığı değil, şiddetin var olamayacağı koşulları aramamız lazım... 

Bir tarafta, şiddeti gerekli ve kaçınılmaz olduğunu, tartışmaya kapalı bir şiddet taraftarlığı var. Diğer tarafta şiddeti her ne pahasına olursa olsun reddeden; bir şiddet karşıtlığı var. 

Şiddeti “işe yarıyor”, “başka çaremiz yok”  gibi savunmak; şiddetin ve beraberinde getirdiği sorunların konuşulmasını engelliyor. Bu yüzden de, bu direniş biçimi, demokratik, katılıma açık, sorunsallaştırılabilir, sorgulanabilir ya da eleştirilebilir bir şey olmaktan çıkıyor.

İnsanlar başka yolların işe yaramadığı,başka çarelerinin olmadığına karşın şiddetin ekonomikliği, pratikliği, verimliliği ve işlevselliği üstünden savunurlar.

“Tek ve en etkili çözüm yolu”olarak kabul edilen şiddet “bir şeyleri değiştirmeye çalışanlar karşısında duvar gibi dikilir.

Daha sonra şiddet, bir araç olmaktan çıkıp, kendi içerisinde bir amaç haline gelir. 

Şiddetsiz direnmek,farklı koşullarda her zaman mümkün olmuyor.Ne yazıkki araç, amacın önüne geçiyor.

Devlet, iktidar, sistem, polis, asker karşı çıkınca direnenler amaçlarıyla bu karşı çıkış arasında sıkışıp kalır.Şiddete karşı çıkan şiddetsizlik, amacına ulaşamaz.

Şiddetsizliği, şiddete karşı direnirken,şiddeti oluşturan koşulların ortadan kaldırılmaya çalışılması olarak tanımlayabiliriz.

Şiddetin olmadığı değil; şiddetin var olamayacağı koşulları aramak,dünyadaki tüm tüm kötülüğe rağmen, umut veriyor.

Şiddetsizlik Günü, bizleri şiddete karşı şiddetsizlik konusu hakkında düşünmeye sevk ediyor. 

Şiddet TDK sözlüğünde“bir hareketin, bir gücün derecesi, sertlik”,“bir hareketten doğan gü甓karşıt görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma”“kaba gü甓duygu ve davranışta aşırılık”

En çok rastlanan şiddet türü fiziksel şiddet.Buna maruz kalanlar genelde kadınlar ve çocuklar. Bu durum toplum vicdanını etkiliyor mu?Sadece fiziksel şiddet görenin değil, tanık olan çocuklar da mağduriyet yaşıyor.

Fiziksel şiddet yanında psikolojik şiddete de maruz kalıyor insanlar.

Psikolojik ve fiziksel şiddete çoğumuz maruz kalmadık mı?İlk anne babamızdan terbiye ediyoruz diye yediğimiz dayaklar ve aşağılamalar.Daha sonra öğretmenimizden  ve arkadaşlarımızdan görmedik mi şiddet!Okuduk amirimizden, patronumuzdan şiddet gördük.Evlendik eşimizden şiddet gördük.

Kaçımız yardım alabileceğinizi biliyor,veya yardım alıyoruz?Aslında  danışabileceğimiz uzmanlar var, başvurmak için adım atın yeter...

Kadınlara fiziksel,cinsel, psikolojik ya da ekonomik olarak zarar veren, kadınların sağlıklı bir birey olmasını engelleyen ve ülkelerin öncelikli olarak çözmesi gereken önemli bir toplumsal sorun değil mi?

Dünyanın her yerinde, her yaştan, her gelir düzeyinden veya eğitim durumundan kadınlar gerek yüz yüze gerekse sanal ortamda şiddete maruz kalıyor.

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre her üç kadından biri, fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor.Kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlalidir. Bu durum aile birliğini zedeleyen, anne ve çocuk sağlığını bozan son derece önemli bir toplumsal sorundur.Sebebi ne olursa olsun, asla meşrulaştırılamaz.

Lafa gelince kadın ve erkek yaratılışta eşittir der devlet görevlileri ama iş sahip çıkmaya gelince kimse görünmez ortada...Şiddet uygulayan önce gösteriş olarak tutuklanır,en kısa sürede aklanır,elini kolunu sallayarak çıkar ve şiddet uygulamaya devam eder.

Mahatma Gandhi "Yoksulluk şiddetin en kötü biçimidir.Şiddetsizlik güçlülerin silahıdır  Şiddetsizlik insanlığın emrindeki en büyük güçtür. İnsan zekasının tasarladığı en güçlü imha silahından daha güçlüdür,şiddetsizlik ve gerçek birbirinden ayrılamaz ve birbirini varsayar.Siz kendi elinizle teslim etmedikçe, kimse kendinize olan saygınızı elinizden alamaz.Bir insanı, ancak gerçekten uyuyorsa uyandırmak mümkündür.Zayıf insanlar affedemezler. 

Affetmek güçlülere has bir özelliktir.Güç fiziki kapasiteden değil, boyun eğmeyen iradeden gelir.Şiddet göstermeme, inancımın birinci maddesidir. Aynı zamanda o, benim itikatımın da son maddesidir.Önce önemsemezler, sonra gülerler, sonra kıskanırlar, en sonunda ise yenilirler.

Özgürlük hiçbir zaman “her istediğini yapma izni” anlamı taşımamıştır. Dinler aynı noktada birleşen farklı yollardır. Aynı amaca ulaşacak olduktan sonra ayrı yollar seçmemizin ne önemi olabilir?“İnsanlığa olan inancını kaybetmemelisin"der.

Bu işten en çok etkilenenler çocuklar,çocuk yaşta çalıştırılan,tecavüz edilen,dayak yiyen veya annesi dayak yerken çaresiz ce seyreden çocuklar.

Şiddet görerek büyüyen çocuklar genelde şiddete eğilimli hale geliyor.

Şiddete hayır pankartları taşıyıp yollara düşmek yetmiyor,eğitimle,hoşgörü ve sevgiyle bu sorunun üstesinden gelebiliriz,yeterki gözünü paraya doyuramadığımız savaş çığırtkanları olmasın dünyamızda,eminim daha yaşanası olacaktır o zaman bu dünya...





YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI